Uluslararası danışmanlık firması EY, 2025 yılına dair jeostratejik görünüm raporunu yayınladı. Raporda küresel jeopolitik riskler analiz edilirken, kamu politikası, strateji ve sektör gelişmelerine dair içgörüler sunuluyor. 2025'te şirketleri etkileyecek en önemli 10 jeopolitik riske odaklanan rapor, bu risklerin doğasını üç ana başlık altında ele alıyor: küresel seçimler sonrası politik atmosfer, ekonomik rekabet ve egemenlik, ve jeopolitik çekişmeler. Rapor, iş liderlerine bu risklere karşı stratejik hazırlık yapmaları için yol haritası sunuyor.

Seçim Sonrası Politik Atmosfer ve Şirket Stratejileri

2024 seçimlerinin ardından 2025'te yeni yönetimlerin göreve başlamasıyla politikaların ve düzenlemelerin değişmesi bekleniyor. İş liderleri, popülist etkiler karşısında operasyonel ve itibar risklerini azaltmalı, etkili iletişim stratejileri geliştirmeli ve vergi politikaları konusunda hükümetlerle işbirliği yapmalıdır. Ayrıca, yeteneklere erişim ve işgücü çerçeveleri için de politika yapıcılardan destek almalıdırlar. Şirketler, değişen politikalara uyum sağlamak ve riskleri en aza indirgemek için proaktif bir yaklaşım benimsemeli, esnek ve uyumlu iş modellerini benimsemelidirler. Bu, küresel ölçekte operasyonlarını sürdürmek isteyen işletmeler için hayati önem taşımaktadır. Öngörülemeyen gelişmelere hazırlıklı olmak ve hızlı kararlar almak, iş sürekliliği için olmazsa olmazdır.

Ekonomik Rekabet, Egemenlik ve Tedarik Zinciri Dayanıklılığı

Hükümetlerin ekonomik egemenliklerini korumak ve rekabet güçlerini artırmak için ekonomik güvenlik önlemlerini artırmaları bekleniyor. Bu durum, ülkeler ve şirketler arasında daha karmaşık tedarikçi ilişkilerine yol açacaktır. İş liderleri, jeopolitik rakiplerin gerisinde kalmamak için yeni pazarlarda şeffaflığa öncelik vermeli, tedarik zincirlerini çeşitlendirmeli ve riskleri dağıtmalıdırlar. Dijital teknolojinin stratejik öneminin artmasıyla hükümetler yeni düzenlemeler getirecektir. Bu gelişmeler karşısında şirketler, yapay zekâ ve ağ altyapısı alanında yatırım fırsatlarını değerlendirmelidir. Tedarik zincirinin çeşitliliği sağlanmalı, alternatif kaynaklar araştırılmalı ve potansiyel darboğazlar önceden tespit edilmelidir. Böylece, beklenmedik olaylara karşı daha dirençli bir yapı kurulabilir.

Jeopolitik Çekişmeler ve Enerji Geçişi

Jeopolitik riskler nedeniyle şirketler ve hükümetler jeo-enerji dinamiklerini değiştirmeye devam edeceklerdir. Bu durum, birden fazla enerji geçişinin hem stratejik hem de uyumluluk açısından etkilerinin gözetilmesini gerektiriyor. Şirketler, yatırımlarında enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarını dikkate almalıdır. Gelişmekte olan pazarlara giriş yaparken ise, hangi pazarların en güçlü fırsatları sunduğunu ve pazar giriş/çıkış kararlarının hangi senaryolarda verilmesi gerektiğini değerlendirmelidirler. Ayrıca, jeopolitik savaşlar karşısında olası risk senaryolarına dayanıklılığı artırmak için operasyonel değişiklikleri belirleyip uygulamalıdırlar. Siber güvenliğe ve veri dayanıklılığına yatırım yapmak da kritik önem taşımaktadır. Ar-Ge planları gözden geçirilmeli ve uzun vadeli sürdürülebilirlik stratejileri belirlenmelidir.

Raporda, tüketici ürünleri ve sağlık sektörlerindeki şirketlerin vergilendirme değişikliklerinden, gayrimenkul ve inşaat sektörünün sermaye akışından, sanayi sektörünün ise stratejik üretim ürünlerinden etkilenebileceği belirtiliyor. Enerji sektörü ise yeni jeo-enerji dinamikleri ve iklim politikalarına uyum sağlamak zorundadır.

EY Türkiye Strateji ve Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı Özge Gürsoy Büyükavşar, 2025'te yeni yönetimlerin politikalarda ve düzenlemelerde değişikliklere yol açacağını ve şirketlerin bu duruma hazırlanması gerektiğini vurguladı. Rapordaki başlıklar, şirketlere 2025'te karşılaşabilecekleri riskler ve bu risklere karşı nasıl stratejik adımlar atmaları gerektiği konusunda yol haritası sunuyor.